3 Haziran 2014 Salı

San Francisco

San Francisco'ya giden otobüste aklımda, çocukluğumda izlediğim, yokuşlu inişli caddelerinden uçarak geçen araba sahnelerini unutmadığım "San Francisco Sokakları" isimli dizi vardı. Antalya'da Kaleiçi'nde rock ortamından tanıdığım Atilla San Francisco'ya gitmemde etkili oldu. Beni otobüs istasyonundan aldı ve kızarkadaşı Safiya ile beraber yaşadıkları eve götürdü. Sohbet ve muhabbet eşliğinde kendi yaptığı harika lezzetli çorbaları içtik. Oh kendime geldim :) Saat baya geç olunca gitmeyi planladığım hostel yerine orada kalmamı teklif ettiler, orada kaldım. Oldukça sıcak ve misafirperver karşılandığımı söylemeliyim.

Ertesi gün Atilla ile daldık San Francisco sokaklarına :) Önce Hostelimi ayarladım, çantayı hostele bırakıp Market caddesi boyunca yürüdük. Oldukça fazla evsiz olduğunu söylemeliyim. Sokaklar garip gerçekten. Sonrasında City Hall (Belediye) Meydanda heykeller vs. Sonra Çin mahallesine daldık. Yürüyerek İtalyan mahallesine devam ettik. Güzel ve huzurlu bir yer İtalyan mahallesi. Bir kafede oturup "Samuel Adams" birası gömdük. Tadını oldukça beğendim. Devam ettik ve eski tramvayların önünden geçtik. Hala eski yöntemle çalışan kablolu nostaljik şeyler. Yola devam edip eski liman binasını gezip başladığımız yere geri döndük. Sonra Sahilde "Fishermans Wharf" denilen bölgeye gittik. Yengeçleri, deniz ürünleri satan yerler ve lokantalar mevcut. Biz burgeri ve patatesi meşhur olan bir yerde yedik yemeğimizi. Sonrasında çikolata fabrikasını ziyaret ettik. Mis kokulu fabrika çok eskiden beri faaliyette. Oradan "Pier 39" denilen yere gittik. Buradan Meşhur Alcadraz adasını görmek mümkün. Yıllarca en azılı suçluları barındıran meşhur hapisane şimdilerde müze ve diğer bir gelir kapısı. Buraya gidebilmek için önceden rezervasyon yapıyorsunuz. Ayrıca bu bölgeye yerleşmeye karar vermiş deniz aslanları da burada konaklıyorlar. Oldukça keyifli yerler..

Atilla buradan ayrıldı ben devam ettim bu arada beni dikkatli olmam konusunda sürekli uyardı. Sokaklarda gerçekten çok ilginç, garip tipler, deliler görebiliyorsunuz. Dilenen ya da çeşitli sokak performansları sergileyip para toplamaya çalışan insanlar. Ben biraz yürüdüm ihtiyacım olan birkaç şey satın aldım ve hostele döndüm.

Kaliforniya'nın ekonomisi oldukça iyi. Silikon Vadisi denilen yüksek teknoloji merkezi burada. Intel, Cisco, Google, HP, Maxtor, Apple, Microsoft, Oracle, Nvidia, AMD, Facebook, Twitter, Mozilla gibi dünyanın önde gelen bilişim devleri buradalar. Bu arada Metallica da bu şehirde yaşıyor ve albüm kayıtlarını yaptıkları stüdyo da burada :))

Ertesi gün Atilla beni hostelden aldı ve San Francisco'nun huzurlu mahalleri arasından geçerek Çin mahallesinde kahvaltı yaptık. Rus Mahallesinden geçerek Legion Of Honor yapısını görmeye gittik. Burası San Francisco güzel sanatlar müzesinin bir parçası. Burada fotolar çekildik vs. Sonra Golden gate köprüsünün parkına yollandık. Önce eski terk edilmiş topçu bataryalarının üzerinden kırmızı Golden Gate köprüsüne bakındık. Sonra parka inip fotolar falan çektik. Golden Gate'i arabayla geçip "Muir Wood" ulusal parka gittik. Bin yıllık dev "Redwood" ağaçları ve mis gibi orman kokusu eşliğinde yürüdük. Bin yıllık ağaçların arasında yürümek bu güzellikleri görmek gerçekten çok güzel bir duyguydu.

Akşam Safiya'nın annesi, eski (ve hala) Hippilerden Yukari'nin konuğu oldum. Yukari Japon ve uzun yıllardır burada yaşıyor. Japonya'daki arkadaşım Yukari'nin adaşı :)) Atilla, benden, yaptığım turdan, Japonya'ya da uğradığımdan bahsetmiş. Yukari de benimle tanışmayı istemiş. Oldukça sıcak karşılandım. Süper bir muhabbet başladı. Muhabbete eski kocası Leo ve oğlu Aki de katlıdı. Leo da eski hippilerden; 40 yıl önce dünyayı gezmeye çıkmış ve Türkiye'ye de uğramış. Hem de sadece İstanbul, Antalya değil Erzincan'a Van'a bile gitmiş. Aki oldukça kafa dengi sıcak kanlı bir arkadaştı. Bu insanlar 60larındalar. Gitar çalıp şarkı söyledik sonra içtik, danslar edildi, interneten eski şarkılar dinlettiler, beyaz şarkıcıların nasıl siyah müziği ile meşhur olduklarından bahsedildi (Örnek: Elvis), anılar anlatıldı. Ben Los Angeles'te tanışıp muhabbet ettiğim siyah Amerika'lı adamın taklidini yapıp, siyah aksanlı konuşunca ortam yarıldı :D Kafalar oldukça güzel olmaya başladı. Yolculuğum boyunca geçirdiğim en güzel akşamlardan birisini yaşıyordum. Sonra Yukari hayatının en güzel akşamlarından birini geçirdiğini söyleyerek bu gecenin şerefine Kaliforniya'da üratilen özel içkisinden getirdi. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Ben o içkiden içtim ve çok hoşuma gitti. Sonra biraz daha içtim. Ama öyle bir kafa oldum ki... Ufff yahu ne içkiymiş bu meret. Beni bir anda uçurdu. Süper gecenin sonunda Atilla ile insanlarla vedalaştık ve çıktık...

Ertesi gün beni tekrar davet etiler, yine gittim yine toplandık. Yolculuğumda hazırladığım ülkelerin videolarını izledik ve biraz fotoğraf bakındık. Yine sıcak ve güzel muhabbet oldu. Sonraki günlerde gezmeye devam ettik. Üniversiteyi ve kampüsü gezdik. Güzel ortamları var gençlerin. Kampüs ve etrafı harika doğrusu. Hippi hareketinin başladığı sokakları gezdik. Köşe başlarında bir şeyler satan eski hippileri görmek mümkün. Aslında San Francisco'da hala oldukça fazla eski hippi yaşıyormuş. Tildan park ve Lake Anza'ya gittik. Güzel ve huzurlu bir park. İçinde çeşit çeşit kuşlar mevcut. Parkta yürürken Kavin Bacon isimli aktörü görmüş olabilirim. Parkta köpeğiyle koşuyordu ve bir anda karşımıza çıktı; bana ve Atilla'ya baktı ve devam etti. O mu,değil mi diye bayaa düşündüm ama karar veremedim. O'dur O'dur...kesin O'dur :)))

Başta, tüm San Francisco gezim boyunca yanımda olup ilgilenen, kardeşi gibi ağırlayan Atilla Zeren'e, sonra sıcak ve misafirperver insanlar; Safiya, Yukari, Leo ve Aki'ye çok teşekkür ediyorum!

Sevgiler be yav! :)))))))

























































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder