29 Aralık 2014 Pazartesi

Şili - Valparaiso

2 saat minibüs 20 saat otobüs yolculuğundan sonra Valparaiso Şehrine vardım. Şili'ye haritadan bakarsanız ince ve çok uzun bir ülke görürsünüz. Kuzeyden Güneye yolculuklar çok uzun sürüyor. Şehir merkezinde inip gitmek istediğim "Mitico Hostel"e ulaşmam biraz sıkıntılı oldu. Elimdeki adresi kime sorsam bilemediler. Sonunda en başta yapmam gerekeni yapıp Turist İnfo Ofisine gidip harita ve tarif aldım. Hostelin bulunduğu bölgeyi övdü herkes .Grafitilere, sokak sanatlarına inanamıyacaksın dediler.

Hosteli bulup yerleştim Hemen dışarı çıktım. Foto. Mak.le 2-3 saat sokaklarda dolaştım ve müthiş bir keyif aldım. Heryer ama heryerde grafitiler var. Sokaklar birbirinden renkli yaratıcı ve uçuk resimler ve grafiklerle dolu. Bir ton foto ve video çektim. Oldukça keyifli bir şekilde hostele geri döndüm. Şehrin enerjisini sokakları çok sevdim. Hosteldeki Avustralya'lı arkadaş ile yemek yiyip birşeyler içmek üzere dışarı çıktık. Ucuz salaş ama garip bir elektriği olan bir lokantada yemek gömüp birkaç Pub'da bira gömdük. Yaptığımız seyahatler vs muhabbet ettik.

Ertesi gün hostel resepsiyonundaki arkadaş bana bir program yaptı ve görmem gereken yerleri haritada işaretledi. Şarjı tam dolu Fot. Makinem ile düştüm yollara. Yine çok keyifli bir gün geçirdim ve hostele döndüm. Hostelde gönüllü çalışan İspanyol arkadaş Patricia, günümün nasıl geçtiğini sordu ve akşam dışarı çıkmayı teklif etti, kabul ettim. Önceki gün gittiğim restorana gittik. Garip, eski ve melankolik havasından konuştuk. Sonra yürümeye başladık. Tepedeki mahalleye çıktık ve hem şehre hemde limana tepeden baktık. Böyle güzel elektriği olan şehirde gece gezmekte ayrı bir keyifti. Tekrar aşağı mahalleye inip bir Köşebaşı Barı bulduk ve bira içip sohbet ettik. Karışık aile durumu sebebiyle 1 yıldan fazladır G. Amerika'da dolaşıp hostellerde gönüllü olarak çalışıyormuş. Rahat bir ruh hali yoktu. Biraz konuşup nacizane fikirlerimi aktardım. Değişik enteresan bir gece oldu...

Ertesi gün Patricia'nın izin günüymüş ve harika bir havada çıkıp hemen Valparaiso'nun yanında bulunan "Vina Del Mal" şehrine gittik. Hava sıcak ve güneşli idi. 1 kilo çilek alıp sahilde uzandık, saatlerce mayıştık. Sonra bana yürüyerek dönmeyi teklif etti. Önce yol gözümde büyüdü ama sonra kabul ettim. 45 dakikada yürürüz dedi ama 1buçuk saatte geze geze geldik. İyi ki yürümüşüz. Yolda dışı grafitilerle süslü eski ve atıl bir tren bulduk. Restoran ve kafeye çevirmişler. İçini gezip içeride piyano çalan adamı dinledik. Alkışlayıp yola devam ettik.. Gün batmaya başlamıştı ve güzel gün batımı fotoları çektik. Yürürken Peru'dan Bolivya'ya aynı otobüste geldiğim, Copacabana ve La Paz'da aynı odada konakladığım Kolombiyalı arkadaşım Silvana ile karşılaştık. Şaka gibi :))) Ayak üstü sohbet sorası yola devam. Deniz Aslanlarının bulunduğu kıyıya gelip mola verdik. Arkadaşımın çantasından çıkardığı yiyecekler ile piknik yaptık. Valparaiso'ya geldiğimizde markete girdik, yiyecek ve meşhur Şili Şaraplarından satın aldık. Yiyecekler ve şarap ile hostele gittiğimizde gördük ki kafeteryada insanlar toplaşmış içip eğleniyorlar, biz de katıldık. Braziya'lı arkadaş Tiago'da gitar vardı ve şarkı söylemeye başladı sonra bana verdi ve çalıp söylemeye başladık. Ortam harika ve uluslar arası oldu. Brezilyalı, Belçikalı, Türk, Fransız, Arjantinli, Kolombiyalı vs içip şarkılar söyledik coştuk neşelendik. Seyahatimin en harika gecelerden birini yaşadım.
















































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder