28 Ağustos 2014 Perşembe

Panama

DAVID:

Kosta Rica-Quepos'da otobüs terminalinden satın aldığım tek bilet ile Kosta Rika'dan Panama'ya otobüs ile Panama'nın David şehrine geçtim. Kosta Rika sınrında olduğu gibi burada da ülkeden çıkış bileti talep ediyorlar. Bende yoktu ama yetkilileri yine bir şekilde ikna edip ülkeye sorunsuz giriş yaptım.

David'e geldiğim zaman otobüsteki sırt çantalılar ya direk Panama City'ye yada ünlü turistik ada Bocas Del Toro'ya devam ettiler. Ben David şehrine bir şans verip bir gece burada kalmaya karar verdim. Karar verip Otobüs Terminalinden çıktıktan 5 dk sonra dehşet bir sağnak indi. Öyle ki yollar göl oldu. Mağazanın birinin önünde bekleştik birkaç David şehri sakini ile. Yağmur durdu. Şehir hakkında hiçbir fikrim yok; nerede ucuz hostel var, hangi bölge merkezi... Yolda insanlara yarı İspanyolca yarı İngilizce soruyorum. En sonunda kadının biri, "İzle beni, gel gel bak şu kafeye!"nin İspanyolcası ile beni bir kafeye götürdü. Baktım masanın birinde Amerikalı bir adam oturuyor. Yıllardır burada yaşıyormuş. David hiç turistik bir yer gibi görünmedi. Adam bana "Senin için en uygun, en ucuz yer, Pansiyon Costa Rica" dedi. Gittim baktım oldukça salaş ama içinde banyosu olan (Tabii ki sıcak su yok:) oda 9 dolar. Orada kaldım. Dışarı çıkıp salaş ötesi bir yerde yemek söyledim. Balık ve siyah fasülyeli pilav 2,75 USD. (Bu arada Panama ABD doları kullanıyor.). Yemek geldi, baktım balıktan çok tavuğa benziyor. Kadın ısrarla balık dedi. Sonuçta ne yedim bilmiyorum çünkü ne tadı ne de kokusu mevcuttu. Şikayetim yok tabii, 2,75 dolara Grida yiyecek halim yoktu :))

Akşam pansiyondan güvenli bölgelerin ve güvenli barların tarifini aldım. Buralarda biraz dikkatli olmak ve her an tetikte olmak gerekebiliyor. Öyle hava karardıktan sonra "Lay lay lom" şeklinde dolaştığınızda iştah kabartabiliyorsunuz. Evet şehirde timsahlar var :D Gittim bir bara baktım herkes dönüp bana baktı "Kim bu Gringo, naapıyor burada?" diye. Çıktım sonra başka dans klube gittim. İçerideki tek yabancı benim. Barların ve klüplerin önünde resmi polisler görev yapıyor. Bir iki bira içitm dans edenleri seyredip hotele döndüm. Hayır hiç kimseyle tanışmadım :D











PANAMA CITY:

David şehrinden otobüsle Panama City'ye vardığımda çoktan akşam olmuştu. Yine sora sora benim için en kalınacak, en uygun bölgenin "Casco Viejo" olduğunu öğrendim. Cumartesi akşamıydı ve Casco Viejo cıvıl cıvıldı. Pozitif enerji ile doldum ve keyiflendim. Hosteller bir bir "Doluyuz" dediler ama yılmadım gece sonunda "White Lion" isimli pansiyonda yer buldum. Tabi 80'li yıllarda ünlü Hard Rock grubu "White Lion" ile bir ilgisi yok :) Dışarı çıkıp dolaşmaya başladım. Caddede barbekü yapan abla ve abiden çöp şiş satın aldım. O kesmeyince dükkanın birinden "Enpanada" (Kızarma börek gibi birşey, etlisi tavuklusu var) satın aldım.

Sonra yürürken duyduğum müzik seslerini takip ederek bir bara ulaştım. Baktım kapısında hemşire kılığına girmiş kızlar ellerinde şırıngalar, şırıngaların içinde Aguardiente isimli normalde Kolombiya'ya özgü anason da ihtiva eden bir içki. İki kolumdan tutup içkiyi içirdiler. 1 dolar karşılığr tabii :) Sonra içeriye girdim ortam fena değildi. Üstlerine içki döken Natalia ve Catalina "Peçeten var mı?" dediler. Verdim ve arkadaş olduk :) Çok güzel sohbet ve muhabbet sonrası tekrar buluşmak üzere anlaştık.

Ertesi gün ben Cosco Viejo'da dolandım fotoğraflar çektim. Burası, eski yerleşim birimi "Panama Viejo" nun Güney Galli (Galler) "Barbadosed" lakaplı Korsan Henry Morgan ve 1500 adamı tarafından yakılıp yıkılmasından sonra kurulmuş yerleşim birimi. Burası da eski tabii 17. yüzyılın sonlarında işa edilmeye başlanmış. Güzel bir enerjisi var. Terkedilmiş içi boş binaların fazlalığı dikkat çekici. Katedralin bulunduğu meydanda bir de müze mevcut. Hem Panama tarihi hem de Kanala projesi hakkında fikir edinmek mümkün olabilir eğer İspanyolca biliyorsanız. Çünkü malesef Müzede hiçbir İngilizce yada başka bir dilde açıklama yok. Yürürken tarihi evlerinin önünde sokağa attıkları sandalyelerde bira içen ve müzik dinleyen büyük bir aileye rastladım. Beni davet edip hemen bir sandalyeye oturttular. Sohbet muhabbet bira ve yiyecek ikramı ile çok güzel bir ortam oldu. Çoluk çocuk karı koca çok şekerlerdi doğrusu. Seyahat ederken beni en çok keyiflendiren olaylardan birisi bu. Yerel halkla kaynaşmak. Hepsine teşekkür ettim ve vedalaştım.

Pazar akşamı Cumartesinin tersine Casco Viejo oldukça sakin ve boştu. Sokaklarda rengarenk kıyafetleri ile dolaşan Amerikan yerlilerini görmek mümkün. Kameredan ve yabancılardan hoşlanmıyorlar. İzin alabildiklerimin foto ve videolarını çekebildim..

Ertesi gün Meşhur Panama Kanalı'nı görmek için önce Otobüs Terminaline, oradan da minibüsle "Mira Flores" e gittim. Kanalı izleme ücreti 15 dolar. Bence fazla ama buraya kadar gelip kanalı, kanaldan geçen gemileri izlemeden gitmek olmaz. Kanalın inşasına önce Fransızlar başlıyor, 1881 yılında (Çok güzel yıl, Atatürk'ün doğum günü:) ancak hem maddiyat hem de mühendislik açısından sıkıntılar yaşanınca projeden vaz geçiyorlar. 1904 yılında projeyi Amerikalı'lar devralıyor ve 10 yıl sonra 1914 yılında kanalı hizmete açıyorlar. Tam kanal kapaklarının açıldığı bölümün önünde inşa edilmiş 4 katlı ve geniş terası olan bina, kanalı görmeye gelen turistlere hizmet amaçlı inşa edilmiş. İçinde feci pahalı (Açık büfe ücreti 80 TL civarı desem) bir restoranı da mevcut. Kanalı anlatan üç boyutlu kısa bir belgesel göseriminin yapıldığı 2 salon mevcut. Sonra gemilerin yanaştığı haberi gelince terasa çıkıp kanal kapak açılışları ve gemilerin geçişlerini izledim. Kanal denizcilerin işlerini ciddi bir şekilde kolaylaştırıyor tabi. Kanal açılışının 100. yılında orada olmak da güzel bir tesadüf oldu. Tam Mira Flores'den ayrılırken ciddi bir gürültü duydum. Gemilerden birisinin kaza yaptığını düşündüm ve hemen koşarak baktım. Gemilerde bir şey yoktu. Kazayı, gemileri çeken Lokomotif benzeri makinalar yapmıştı. Kanal tarihinde pek sık olmadığını öğrendiğim kazada 2 araç çarpışmış ve 3 kişi yaralanmıştı. Bulunduğum yerden, yerde yatan görevlileri görebiliyordum. Yaralanmaların ciddi olmamasını diliyerek geldiğim yoldan geri döndüm.

Sonraki günlerde "Hospedaje Casco Viejo Hostal"e taşındım; daha ucuzdu çünkü. Ortam garipti, hem insanların hem de yan taraftaki inşaatın sesleri rahatsız ediciydi. Yan ranzamda kalan Jasmin isimli yarı deli Nikaragua'lı kız, (4 Çocuğu varmış yuh! oldum. Tam manyak anlatamıyorum burada:) sabahın köründe muhabbete başlayan tipler, yatağında dövme yapan eleman falan tam karambol.

Catalina beni ve Natalia'yı yemeğe davet etti. Meksika yemeği yapmış (Söylemem:) çok güzel muhabbet oldu. Catalina'dan Kolombiya, Natalia'dan Şili Tüyoları aldım. Sonraki günlerde daha geniş katılımlı bir yemek organizasyonu oldu. Hint yemekleri akşamı. Daha uluslar arası bir katılım ile keyifli bir akşam muhabbeti. Gerçekten iyi insanlardı. Arada bir ev ortamı ve yemek muhabbeti iyi oluyor doğrusu. Sürekli hostel ve ucuz restoranlar bayabiliyor. Yemek dedim de, yine Panama City'de ucuz bir kafe-restoranda (İsmi Coca Cola) yemek yerken garsonla muhabbet ediyorduk. Aslında Avukatmış ama bu aralar orada çalışıyormuş. Türk olduğumu öğrenince, "Aa buranın sahibi Yunan" dedi Daha tanışmadan masama Yunan usülü salata, sarımsaklı ekmek ve oldukça özenilmiş yemekler geldi. Bunlar ne diye sordum, "Patrondan" dediler. Yemek sonrası teşekkür ettim ve tanıştık. Dünya tatlısı bir adam. Kuzeni ve kardeşi de katıldı muhabbete. Benim yolculuk, Türkiye, Yunanistan, Dünya, Panama vs çok güzel muhabbet oldu. Sonra oraya her gittiğimde aynı cömertlik ve ikramı tekrarladı Pano. Son günümde vedalaştık ve güvenli ve iyi yolculuklar diledi bana :)

Panama City'de"Down Town" ve "Panama Viejo" bölgelerine gittim. Down town tabir edilen yer; iş merkezleri alışveriş merkezleri vs uzun uzun binaların olduğu oldukça sıkıcı bir yer. Panama Viejo ise harabelerden ibaret ve giriş ücreti mevcut. Arka sokaklara daldım (Dikkatlice) fotoğraf çektim, insanlarla konuştum. Hepsinin ağzında yolsuzluk, adaletsizlik vs. Casco Viejo sahilinde balık pazarı ve restoranlar var. Fiyatlar çok ucuz değil ama balıklar taze ve bira 1 dolar.

San Blas adalarına gitmem konusunda oldukça fazla tavsiye aldım ama gitmedim. Maliyetler yüksek geldi ve gitmedim. Ada Atlantik tarafında bulunuyor. Cennet gibiymiş ve Yerli Halkın yaşadığı yerlermiş. Çok fazla cennet gibi yerler gördüm ve para-zaman ikilisini dikkatlice kullanmam gerekiyordu. Panama'dan Kolombiya'ya hiçbir şekilde otobüs bulunmadığını(Sınır Şartları sebebiyle) öğrendim. Ulaşım şartları şunlar idi; küçük botlar veya feribot ile uzun sıkıntılı ve 200-300 dolar civarı maliyeti olan yolculuklar, Cruse gemiler ile 3 gün civarı süren 500 USD maliyetli yolculuk veya 400 USD maliyetli uçuşlar. Bana sunulan alternatifler bunlardı. Biraz daha araştırdım ve öğrendim ki "VivaColombia" isimli firma hafta sonu Panama City - Medellin arası uçuşlara başlayacakmış, fiyatlar 61 USD dan başlıyor. Feci balıma geldi ve çantamla beraber 81 dolar karşılığı biletimi aldım :)))

Teknik anlamda Kuzey Amerika'ya veda edip Güney Amerika'ya geçme zamanı...





















































...devamını göster (show more...)

23 Ağustos 2014 Cumartesi

21 Ağustos 2014 Perşembe

Kosta Rika - Quepos

Tamarindo'dan 50-60 dolar'a Minibüs servisi (Shuttle) varmış. Teşekkür ettim, almadım. Yine sora sora yerel otobüsleri kullanarak biraz da şansımın yardımıyla çok daha ucuz bir rakama Quepos'a vardım. İnternetten bulduğum Hostele gitmek istemedim hemen ve taksicilere sorup daha uygun fiyatlı olan "Wide Mouth Frog" isimli, konumu gayet iyi olan hostele yerleştim. Hemen karşısında Kosta Rika'ya göre ucuz küçük bir restoranda yemeğimi gömdüm. Burası Tamarindo'dan daha ucuz. Yemekler düzgün ve lezzetli. Sonra akşam hostelde Bilgisayarım için elektrik prizi ararken Birleşik Devletler'de yaşayan Sibirya'lı Swetlana ile tanıştım. Hemen sıcak bir sohbet başladı; Sibirya, Türkiye, ABD vs.

Ertesi gün sabah erkenden Manuel Antonio Milli Parkı'na gitmek üzere anlaştık. Park, bünyesinde birkaç plajı, içinde çeşit çeşit hayvanın yaşadığı güzel bir yer. Hostelden sabah erken gitmem konusunda tavsiye aldım, zira en çok çeşit hayvanı sabah saatlerinde görebilirmişim. Sabah 07:00 gibi Swetlana ile hostelde kahvaltı ettik ve Otobüs ile Parka gittik. Giriş 10 dolar. Giriş kapısında, uzaktaki ve zor görünen hayvanları kolayca görmeye yarayan cihazları ile özel rehberler belli bir ücret karşılığı hizmet veriyorlar. Yürümeye başladık. İguanalar, geyikler, çeşit çeşit börtü böcek, tembel hayvan, rakunlar, maymunlar vs izleyerek ve fotoğraf çekerek ilerledik. Sonunda bir plaja vardık ki gerçekten güzel bir yerdi. Hem denizi hem kumsalı hem de etrafındaki bitki örtüsü ile başarılı bir plaj.

Deniz keyfi, çantalara saldıran rakunlar, yanınıza bitiveren maymunlar, iguanalar ile kardeş kardeş eğlendik. Hele ben sahilde kıyıya vuran kuvvetli Pasifik dalgaları ile çok eğlendim :) (Yüzerken dikkat akıntı çok kuvettli!) Yürüyüşe devam edip diğer plaja geçtik. Park Quepos'da yapılacak başlıca aktivite. Diğer aktiviteler ise, diğer plajları ziyaret ve turlar. At ile gezi turu, kayaking, rafting vs. Akşamları mevcut olan birkaç bar özellikle hafta sonları canlı. Bana en çok tavsiye edilen bar "Canatico Sports Bar" idi. Kosta Rika'lılar kendilerine Tico -Tica(Kadınlar) diyorlar. Canatico'nın Cana'sı ise Kanada'lı Eş'den geliyor. Bir iki gece çıktım ve birkaç bara gittim. Birisinde yaş ortalaması oldukça yüksek batılı müzüsyenlerin oluşturduğu grup "The Doors, Pink Floyd, B.B King vs" çalıyorlardı ve güzel bir enerjileri vardı :) Burada da yanıma bir ton adam gelip bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordular. Çok düşünceliler canım :D

Swetlana'nın Birleşik Devletler'e döndüğü sabah ben Playa Ventanas'a gittim. Güzel ve orjinal bir plajmış. 2 otobüs kullandım. İkincisine 2 kez Playa Ventanas dedim ve orası için ücret ödedim ama şöför beni unuttu. Bana da söylemedi. "Burası kardiş" dedi. Ben de indim bakınıyorum hiç bişey yok. Yürümeye başladım birilerini göreyim sorayım diye, kimse yok. Sonra bir tabela gördüm, "Playa Ventanas 3 KM" diye. Şöförle ilgili ilginç isim ve sıfatlar türeterek feciat güçlü güneşin altında yürüdüm. O kadar sıcak olmasaydı gayet keyifli bir yürüyüştü aslında. Sonuda bir kavşağa geldim ve plaja yürüdüm. Girişte Alman aksanlı bir adam beni durdurdu 3 dolar istedi. "O niye?" dedim. "Giriş ve otopark parası" dedi. "Yürüdüm ben aracım yok" dedim. "Ne..? Yürüdün mü? O zaman 1 dolar, burası benim topraklarım, özel mülk yani. Bu parayı da buraların bakımına harcıyorum" dedi. Adam Almanya'dan gelip kendisine koy satın almış. Üstelik söylediğine göre tepelerde Amerikan Yerlilerine ait harabeler de mevcut.

Plaja girişte tepenin kıyıya inen ucunda buluna iki oyuktan dalgalar fışkırıyor. Sular alçaldığında bu oyuklar içinde gezinmek mümkün. Bir sürü Hindistan Cevizi ağacı ve denize dökülen küçük bir akarsu bile var. Adam küçük bir cennetcik satın almış yani. Biraz vakit geçirdim. Yere düşen ve filizlenen Hindistan Cevizi meyvelerinin fotolarını çektim. Otostop yaparak geri döndüm. Orta Amerika'da da otostop yapmadım demem artık :))

Kosta Rika'da çok az kaldım. Çoğu sahil kenti bir sürü yer tavsiye ettiler, hem Atlantik Hem Pasifik kıyılarında. Ama daha önce bulunduğum bir sürü yer ile benzerlik gösteren bu yerlere gitmek yerine para ve zamanımı G.Amerika'ya saklamaya karar verdim. Kosta Rika Diğer Orta Amerika ülkelerine göre pahalı bir ülke. Kuzey Amerika'lıların tatil üssü adeta. Ülkenin bir ordusu yok. Sadece polis kuvveti mevcut. Ordusu olmayan bir ülke?? Tabii ki Birleşik Devletler Abi, "Korkma bem buradayım, dokunanı yakarım!" şeklinde ülke üzerinde feci etkili. Ordusu olmayan ülke üzerine çok şey yazılıp söylenebilir. Ben sadece bir tanesini söyleyeyim. Hava, Kara ve Deniz kuvvetleri için harcanan paraları bir düşünmeye çalışın. Tüm o ağır silahlar, uçaklar, gemiler, hafif silahlar, yakıt, cephane, personel vs giderleri milyarlarca dolar demek. Kosta Rika bunları ödemiyor. Yine de durumu dehşet iyi değil. Ülkede yolsuzluk feci durumda imiş. İnsan düşünmeden edemiyor. Ordu ve silahlara harcanan tüm paranın eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlere adil ve dürüstçe harcandığını hayal edin :) Aahhh Ahhhyyhıhh! :)))))


























...devamını göster (show more...)

19 Ağustos 2014 Salı

Kosta Rika - Tamarindo

Akşam saatlerinde Tamarindo'ya vardım. Otobüsten iner inmez yanıma gelen bir adam Tamarindo Hostel'in sahibi olduğunu, fiyatın 12 dolar olduğunu söyledi. Biraz dolaşıp başka hostellere baktım ve Hostel Tamarindo'ya döndüm. Tüm gün yolculuk yaptığım için pestil durumdaydım. Hosteldekilerle küçük sohbetler ve Nikaragua Videosu çalışmaları yapıp yatağa atladım. Yatakhanede klima lüxü baya iyi geldi doğrusu. Tabi bi de ayarlayabilseler iyi olacak sonrasında hafif dondurdu :)

Kosta Rika'ya girer girmez ortam değişiyor zaten. Otobüslerden, Terminallerden, halktan, ülkenin durumunun fena olmadığını anlıyorsunuz. Hele Nikaragua'dan sonra. Sabah şöyle bir etrafı dolaştım yemek falan yedim. Tamarindo, Pasifik okyanusu kıyısında bulunuyor. Atlantik Karaipler derken biraz da Pasifik kıyılarında vakıt geçirmek istedim. Fiyatlar yüksek geldi doğrusu. Çok pahalı değil elbette ama daha ucuz ülkelerden sonra, "Bu ne kardişim, çok pahalı yaav!" oluyor insan :) Burası ABD ve Kanadalıların tatil merkezi sanki. Her yerde sörf tahtaları, sahilde sörf yapanlar. Güzel bir pilajı var çok özel değil ama Meksika-Tulum sahillerinden sonra deniz plaj beğenmem zor gibi görünüyor. (Bakınız: Meksika -Tulum notları veya Meksika Videosu).

Gün batımı zamanı geldiğinde güzel görüntüler çıktı ortaya. Fotolar, videolar çektim keyif aldım. Akşam Hostelin karşısındaki küçük restoranların bulunduğu yere gidip Çin lokantası işleten Filipinli kardeşten Güzel bir yemek gömdüm ve dışarı çıktım. Tamarindo'da her gece başka bir bar veya disko popüler. Aralarında anlaşmışlar galiba, o akşam popüler diskoya doğru yürürken yanıma bir adam geldi ve "Do you need something?" diye sordu. Tüm seyahat hayatım boyunca caddelerde sokaklarda en çok duyduğum soruların başında geliyor bu. Tipin birisi gelip "Something??" diyip gözümün içine dik dik bakıyor. "No thank you!" diyosun ama vazgeçeni var, vazgeçmeyeni var. Tamarindo'da hem gündüz hem de gece sürekli birileri yanıma gelip "Birşeye ihtiyacın var mı? Olursa bana gel!" dediler. Hatta caddenin karşısından seslenenler,sen bakana kadar vazgeçmeyenler,sana neler sağlayabileceklerinin tam listesini sıralayan garip garip tipler...Oldukça rahatsız oldum doğrusu. Herneyse; diskoya yürürken yine adamın birisi geldi, sordu sorusunu, aldı cevabını, 2 dk sonra 2 motosiklet ve 4 polis yıldırım hızıyla adamın yanına gelip duvara dayadılar ve üstünü aramaya başladılar. Heryerini aradılar, etrafı aradılar, arkadaki çalılıkların içine kadar aradılar ama hiçbirşey bulamadılar ve gittiler. Adam bir sigara yaktı ve 5 dakika sonra etraftaki turistlerin yanına gidip "Something?" olayına devam etti. Nere(sin)de saklıyorsa artık...

Tamarindo da sörf ve plaj aktivitelerinden ( Plaj voleybol, futbol vs.) başka yapacak pek birşey bulamadım doğrusu. Yakınlarda şnorkel yapılacak güzel sahilleri varmış. Ben ertesi gün Quepos'a gitmek için sabah erken kalktım. Quepos'ta güzel bir Mili Park varmış ve çok güzel sahilleri varmış. Görelim bakalımm!















...devamını göster (show more...)