17 Aralık 2014 Çarşamba

Bolivya - Uyuni

Feci kötü bir otobüs yolculuğundan sonra sabah 06:00'da Uyuni'ye vardım. Yolun yarısı toprak yol ve kotukta sabit kalmak, uyumak imkansız. Yan koltuğumda oturan Bolivyalı arkadaş (Paulo) rehber çıktı. Uyuni'de yapmayı planladığım turu satın almam konusunda çok yardımcı oldu. Kahvaltı ettik ve vedalaştık. Bana verilen tavsiyelere uyup 3 günlük bir tur satın aldım. 4x4 bir arazi aracı ile 3 gün 2 gece sürecek bir tur. Tüm ulaşım, yeme içme, konaklama ve rehberlik hizmetleri dahil turu 100 ABD dolarının altında bir fiyata satın aldım. Fiyat şaka gibi.

Saat 10:30 gibi yola çıktık. Araçta Çek Cumhuriyeti'nden 3, İspanya'dan 2 kişi ve Bolivyalı şoför ile yola çıktık. İlk durağımız Tren Mezarlığı oldu. Çölde hurda lokomotif ve vagonların atıl olarak bulunduğu ilgi çekici bir yer. Gezinti, foto ve vid. sonrası devam edip hediyelik eşya vs satılan bir köye geldik. Hiçbir şey satın almadım ama burada da La Paz'da olduğu gibi kıyafetler ve hediyelik eşyalar mevcuttu. Devam ettik ve meşhur "Salar De Uyuni" Tuz Çölünün ilk bölümüne geldik. "Tuz Piramitleri" dedikleri bölgede 1- 1,5 metre yüksekliğinde tuz birikintileri mevcuttu. Etraf alabildiğine tuz dolu ve ufuğa kadar dümdüz; her yer görülebiliyordu. Devam ettik ve Tuz çölünün ortasında dümdüz bir yerde durduk. Etraf göz alabildiğine bembeyazdı. Bir ton klasik foto çektik ama çok eğlendik. Yağmur olmadığı için yerde su birikintileri yoktu ve meşhur yansıma fotolarını çekemedik. Ama yine de gayet eğlenceli geçti. Devam edip yemek yiyeceğimiz bölgeye geldik. Bölgede tuzdan yapılmış bir bina var. Tuz tuğlalar, tuz direkler. İçeride tuz masalar, tuz oturaklar. Rehber hemen yemeğimizi hazırladı ve yemekleri gömdük. Gruptaki arkadaşlar gayet uyumlu ve kafa dengi insanlardı. Sonraki durağımız Tuz Çölünün ortasında buluan Pescado(Balık) Adası oldu. Tuz çölünün ortasında balığa benzetilen şekli ile bir ada görünümünde. Üzerinde dev kaktüsler bulunuyor ve hoş bir yer. Burada geçen bir süre sonucunda akşam konaklayacağımız pansiyona yollandık. Pansiyon oldukça sade. Tuz tuğlalardan yapılmış. Yatak bazaları da tuzdan. Duş almak 10 boliviano, su değerli. Yemeği gömdük ve muhabbetten sonra yattık. Sabah gün doğumuyla beraber yola çıkacaktık.Bu arada gruptaki bir İspanyol arkadaş şu ana kadar duyduğu en güzel Flamenko şarkının bir Türk'e ait olduğunu söyledi. "Aa kimmiş yav?" dedim cevap: "Levent Yüksel - Tuana" :)))

Ertesi sabah erkenden kalktık ve yola devam ettik. İlk durağımız çöldeki aktif Yanardağ oldu. Dağ ve Çöl manzarasını izlemek güzeldi. Program yüklü ve görülecek çok yer vardı; devam ettik. Devam edip içi Flamingo'larla dolu bir göle gittik. Manzara güzel, göl güzeldi. Gölün keyfini çıkarıp başka bir göle gittik. Göl, çeşit çeşit kuşlar, dağlar ve bulutların göle yansıması enfes bir manzaraydı. Tabi bu göllerin hepsinin bir adı vardı ama yazarken isimleri hatırlayamadım :)) Rehber öğle yemeğini hazırladı; harika manzara eşliğinde yemeklerimizi yedik sohbet ettik. Uynuni civarında görülecek çok güzel yerler var. Bir yerden bir yere giderken yol manzaraları bile güzel. Çeşitli çöl hayvanları bize eşlik ediyor zaman zaman. Devamında Kaya ağacın da bulunduğu çölün ortasında değişik şekillerde kaya oluşumlarının bulunduğu bölgeye geldik. Kuvvetli rüzgar eşliğinde buranın tadını çıkardık. Sonraki durağımız Eduardo Avarao Milli Parkı bünyesindeki Colorada Gölü oldu. Göz alıcı turuncu rengi, üzerindeki yüzlerce Flamingo ile enfes bir manzara oluşturuyordu. Burada kaldığımız yarım saat boyunca manzaraya doyduk. Sonraki durak, pansiyon. Akşam yemeğini beklerken sohbet muhabbet esnasında yaptığım ülke videolarından bahsettim. Hepsi görmek istediler. Yemekten sonra Bilgisayarımı açtım ve bir video gösterdim, bayıldılar :)) Başka bir video istediler sonra bir başkasını. Beni ülkelerine davet edip Oraların da Video Filmlerini çekmemi istediler. Bu beni çok mutlu etti tabii :) Sabah 04:00 de uyanmak üzere uyuduk..

Sabah uyandığımızda hava ciddi soğuktu. Rehber daha da yüksek rakımlara çıkacağımızı ve havanın daha da soğuyacağını söyleyip bizi uyardı. İlk durağımız 4800 metre rakımı olan Volkanik bölge oldu. Önce gazın keskin kokusu ulaştı araca. Sonra tazyikle günyüzüne çıkan gazı gördük. Durduk ve inceledik. Sonra fokur fokur kaynayan lavların bulunduğu bölgeye vardık. Doğmakta olan güneşin pırıl pırıl ışığı dağlara vuruyordu. Renkler çok etkileyiciydi. Etrafta açılmış çukurlarda lavlar fokurduyor gazlar fışkırıyordu. Heyecanla etrafta dolaşırken ellerimin donmaya başladığını ve ciddi üşüdüğümü farkedince araca geri döndüm ve biraz ısındım. Sonrasında son fotoları çekip araca döndük. Sırada Volkanik sıcak su kaynaklarının yeryüzüne çıktığı bölge vardı. Güneş yavaş yavaş yükseliyordu va hava sıcaklığı birkaç derece yükseldi. Rehber açık hava sıcak su havuzuna girebileceğimizi söylese de o soğukta girmeye gözüm yemedi. Bir de suya elimi sokup da kaynar suyu hissedince bu kadar sıcak suya giremeyeceğimi anladım :) Dışarıdan izleyip manzaranın tadını çıkardım.

Harika geçen bir turun ardından artık turu sonlandırmanın ve Şili tarafına geçmenin zamanı gelmişti. Sınıra geldik, Rehbere teşekkür edip arkadaşlarla vedalaştık.

Yeni bir ülkeye yolculuk zamanı...

















































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder