13 Ekim 2014 Pazartesi

Galapagos Adaları

San Cristobal

Galapagos Adaları gibi özel bir yere gideceğim için son derece heyecanlıydım tabii. Biletimi San Cristobal adasına aldım daha ucuzdu çünkü. Ayrıca Baltra Adası'nda da havaalanı mevcut. Galapagos Adaları seyahati biraz pahalı bir seyahat olsa da buraya kadar gelmişken görmeden olmaz diyip olabildiğince bütçeli bir şekilde gezmeye çalıştım.

Uçaktayken tanıştığım benim gibi gezgin olan İspanyol arkadaş Bernat ile ortak hostel aramaya karar verdik. Havaalanına indikten sonra pasaport kontrolü yapan görevliden San Francisco Hostelin ismini aldım. Hava alanı ve merkez çok yakın. Taksi sabit ücreti 1 dolar. Hostele yerleşip çantaları attık ve hemen dışarı çıktık. Sahilde uzanıp güneşlenen Fok Balıkları karşıladı bizi. Onlarcası plajda, iskelede hatta otobüs durağında miskin miskin yatıp yuvarlanıyorlardı. Şöyle bir keyif kapladı içimizi. Yanından geçtiğimiz Foklar, "Meraba gençler!" der gibi bize bakıp şekerlemeye devam ediyorladı. Yüzlerce kırmızı yengeç kayalarda özgürce ve korkmadan geziyorlardı. Küçük bir akarsuda gördüğümüz tek ayak üstünde duran küçük balıkçıl kuşun resmini çektim. Bernatın zoom'u yetersiz olduğu için kuşun yanına kadar gitti ama kuş uçmadı. Doğa ve hayvanların ciddi koruma altında olduğu adalarda daha sonra yanına yaklaşacağım birçok hayvan kaçmadan benimle tatlı tatlı vakit geçirecekti.

Devam edip Adadaki Müze'yi ziyaret etmeye karar verdik. Müze, müzeden çok Enformasyon Merkezi görünümünde. Duvarlara asılmış ada tarihi, hayvan çeşitliliği vs konularında açıklamalar yer alıyordu. Hemen burada Charles Darwin'den bahsetmek gerekiyor. Adaların ne kadar özel olduğunu keşfeden, birçok araştırmalar yapan ve Evrim Teorisi'ni geliştirdiği adalarda, heryerde resmini, heykelini ve ismi verilmiş iş yerlerini görmek mümkün. Hatta ertesi gün "Leon Dormir" bölgesinde yapacağım şnorkel turunun rehberinin ismi Darwin idi :) Adalarda Charles Darwin'in isminin verildiği enstitülerinde kaplumbağalar başta olmak üzere birçok çalışma yürütülüyor.

Ada sakin ve huzurlu. Yüksek sezon olmadığı için fiyatlar nispeten düşük ve ada sakindi. Ada halkının maddi durumunun iyi olduğu belli. Biraz fazla rahatlar. İster satın al ister alma. Seninle fazla ilgilenmiyorlar. İki portakal suyunu 15 dk bekledik "Pardon portakal suları ne oldu?" dediğimizde rahat rahat, "Geliyor!" dediler. Ama herhangi bir hareket gözlemlemeyince kalkıp gittik. Ara sokaklarda 3-4 dolar civarına "Menu" tabir edilen; çorba ana yemek ve içecek tüketilebilir.

Ertesi gün Leon Dormir isimli dalış ve şnorkel bölgesine gittik. Yaklaşık 1 saatlik tekne yolculuğu sonunda birisi büyük birisi küçük 2 kocaman kayadan oluan Leon Dormir'e ulaştık. Hava bulutlu ve gün boyu yağmurluydu. Şans o gün bizden yana değildi. Şnorkellri takıp atladık denize. Uff su buzzz gibi. Akıntı çok güçlü ve görüş çok net değil. Önce binlerce siyah balık altımızda yüzmeye başladılar. Sonra 6-7 Köpek Balığı belirdi Rehber Darwin "Kormayın menülerinde insan yok" açıklamasını yaptı güldük. Sonra oldukça büyük bir "Eagle Grey" nasıl çevireyim Kartal Manta :) Renkli birkaç balık ve kayalarda yuva yapmış kuşları görmek keyif verici idi.

Genel anlamda güzel olsa da hava ve su şartlarından dolayı beklediğimi bulamadım. Görüş iyi olmadığı için kameramla güzel görüntüler yakalayamadım. Akşamına adada yürüyüşler veertesi gün bir başka ada; Santa Cruz!

Not: Az yazı Çok foto :)

















































Santa Cruz

Sabah 7'de kalkan küçük bot'a binmeden önce çantanız aranıyor. Herhangi organik bir madde götürmek yasak. Yaklaşık iki buçuk saat süren feciat çalkantılı hoş olmayan yolculuktan sonra adaya vardım. Ucuz bir hostel arayısından sonra, sora sora buraya göre ucuz hostele yerleştim. Santa Cruz en çok yerleşimin olduğu ada. Nüfüs yaklaşık 20.000 civarıymış. San Cristobal adasında tanıştığım Andrea bana adada ziyaret etmem gereken yerlerin bir listesini verdi. Ben de önce Charles Darwin Enstitüsüne gitmeye karar verdim.

Enstitü merkezden yürüyüş mesafesinde. Yolda yürürken yol kenarında bulunan küçük balık pazarı şenlik alanı gibiydi. Balıkçıların yakasına yapışmış Foklar, Pelikanlar ve başka balıkçıllar çalışanlardan bir parça palık koparmaya çalışıyorlardı. Çok keyifli anlardı doğrusu. Herkes bir arada yaşıyor. Yürümeye devam ettim yolda onlarca iguana yayılmış güneşleniyorlar :)) Enstitüye gidene kadar çok eğlendim. Enstitüde dev kaplumbağalar ve iguanalar görmek mümkün. Dev kaplumbağalar gerçekten çok güzeller ve gerçekten büyükler. Oldukça huzur verici hayvanlar oldukları düşünüyorum. İkinci durağım "Playa Tortuga Bay" (Plaj)oldu. Nasıl gideceğimi sorduğumda aldığım cevap "O çok uzak değil, şurada 20 dk yürüme mesafesinde" cevabını aldım ama 45 dk süren sıcak nemli bir yürüyüş beni bekliyordu. Ne plajmış kardeşim git git bitmiyor. Yolun bir kısmında etrafta sadece çalı çırpı ve çeşitli şekillerde kaktüsler vardı. Sonuçta plaja vardığımda gerçekten güzel temiz ve beyaz kum bulunan kimseciklerin olmadığı dalgalı denize ulaştım. Sahilde sadece yaşlı Amerikalı bir çift vardı onlarla biraz Türkiye sohbeti yaptım. Plajın sağ tarafındaki iguanaları ziyaret ettim.

Aynı gün sonraki ziyaret yerim Güney Amarika'da bulunan en uzun ikinci lav tüneli olduğu söylenen Los Tuneles oldu. Grişte size bir fener kiralyorlar ve dalıyorsunuz tünele. Girdim tünele sadece ben varım, tepeden su damlıyor, git git bitmiyor. Yere düşen su damlaları yankıya sebep oluyor. Aklıma basit korku filmlerinde, mağara duvarlarında beliren dev örümcek ve akraplerin olduğu sahneler geldi. "Ülen şurdan dana gibi bir örümcek çıksa falan!" 25 dakikalık bir yürüyüşten sonra diğer taraftan çıktım ve şehire döndüm. Listedeki diğer yerleri sonraki zamana bıraktım. En güzel ada Tabir edilen ve dört gözle gitmek istediğim "Isabela Adası" dönüşüne.

Akşamına yürüyüşe çıktım. Arka sokaklarda tamamen restoranlardan oluşan dışarıya masaların atıldığı bir bir yemek sokağı mevcut. Buranın ana yemeği ıstakoz. Tavuk, Et mangal vs de bulmak mümkün. Fiyatlar yüksekti ve beni aştı. Ben de biraz daha ilerleyip bir esnaf lokantası bulup yemeğimi burada yedim.

Ertesi gün Yolculuk güzel ada Isabel'e!

Isabela dönüşü "The Primicias Farm" ı ziyaret ettim.Burada özgürce dolaşan dev kaplumbağalar ile oturup huzurlu anlar yaşamak mümkün. Ben çok keyif aldım :)





























































Isabel

Adalar arası yolculukta merkez Santa Cruz. Sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki sefer mevcut. Sabah erken yine çalkantılı ve rahatsız bir tekne yolculuğu sonrası Isabel
Adasına vardım. Söylenene göre Isabel Galapagos Adalarının en güzellerinden. Hospedaje Fanny isimli pansiyonuma yerleştim. Fani yaşlı ve çok şeker bir teyze.

Çantamı attım ve kahvaltı edecek bir yer aradım. Isabel Adasında yemek olayı biraz sorum. Aslında ucuz yemek olayı biraz sorun. Küçük bir kafede tost ve meyve suyu bulabildim. Hemen gezi olayına girdim. Ada meydanından yürüme mesafesinde bir yol var, bu yol önce pembe renkli çok güzel bir göle çıkıyor sonra ilerlediğinizde başka göletlerle karşılaşıyorsunuz. Sarı turuncu renklerdeki bu göllerde güzel Flamingoları yemek ararken görebilirsiniz. Ayrıca ördekler ve başka kuşları da görmek mümkün. Bu yolda yürümek oldukça keyifli. İlerledikçe başka bir enstitü'ye varıyorsunuz. Burada her boyda kaplumbağa görmek mümkün. Bir nevi kaplumbağa çiftliği. Üstelik eğer isterseniz bebek kaplumbağaları elinizle besleyebilirsiniz. Buradan devam ettim; sahilde yürüdükçe çeşitli noktalar mevcut. Buralarda çeşitli boylarda iguanalar, volkanik oluşumlu ilginç görünen bölgeler, denize akan tatlı suyla tuzlu suyun karıştığı akarsular vs mevcut. Birkaç saatlik bir yürüyüş. Hava feci sıcaktı ve yanımdaki su yetmedi bile.

Ertesi gün Los Tuneles isimli şnorkel bölgesine gittim. Isabel adasının en güzel ada olduğunu duyuyordum hep. Gerçekten de müthiş bir yer. Turun her anı ayrı bir güzeldi. Tekne ile ilerlerken denizin ortasında bulunan küçük kayalığın üzerine kümelenmiş kuşlar. Daha da ilerleyip volkanik lavların meydana getirdiği tünel şeklinde oluşumlara vardık. İlginç bir bölge, tüneller üzereinde kaktüsler ve çalı çırpı ama etkileyici bir yer. Burada ilk ziyaret ettiğimiz ev sahipleri "Blue Feet Bobbies" denen Türkçeye;"Mavi Ayaklı Sümsük Kuşu" şeklinde çevrilmiş şeker mi şeker kuşlar idi :)) Yanlarına diplerine geldiğimiz halde hiçbir kaçma ve şiddet belirtisi göstermediler. Onlarla orada bir iki günlük bebekleri (Rehberin ifadesine göre) ve yumurtaları ile beraber olmak müthiş bir keyifti. Tünel şeklindeki oluşumların üzerinde ilerlerken dev su kaplumbağaları yüzerken görmek mümkün. Sonrasında tekneye geçip Şnorkel bölgesine geldik. Burada geçirdiğim gün müthişti. Dalar dalmaz gördüğümüz dev kaplumbağalardan sonra ilerleyip Eagleray ve sonrasında daha önce varlığından bile haberimin olmadığı Goldenray'leri gördük. Hemen altımızda ahekle kanat çırpışlarını izlemek çok zevkliydi. Çok sevdiğim deniz atını gördükten sonra rehber altımızda Köpek Balıklarının olduğu bir mağara olduğunu istersek onun denetiminde serbest dalış yapabileceğimizi söyledi. Hemen kabul ettim. Normalde o kadar çabuk kabul etmesem de menülerinde insan olmaması kararımda etkili oldu. Nihayetinde Galapagos adalarındayım :) Derin nefes alıp kameramın kayıt düğmesine basıp dalıverdik. İçerisi harikaydı doğrusu 7-8 kadar köpek balığı etrafta dolanıyor bize adrenalin salgılatıyordu. Normalde nefesini fazla tutamayan ben rehberin "Çıkıyoruz!" hamlesi ile anca çıktım. Biraz daha kalasım var ama rehber başkalarını da daldıracaktı. O gün orada harika vakit geçirdim. Galapagos'taki en harika günümdü...

Adalarla ilgili yazıları kısa tuttum. Fotoğrafların anlatmasını istedim :)













































































2 yorum:

  1. ah o adalarda ben de olsaydım,
    bütün hayvanları kucaklasaydım..
    az gelirdi emrecan inan bana,
    hepsini evime alsaydım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adalarda aklımdaydın Democan, orda olsaydın çıldırırdın :)))))

      Sil