22 Nisan 2014 Salı

Japonya - Osaka

Yeni Zellanda'da Acukland'da, Jet Star Hava yollarının Kontuarına geldim ve pasaportumu uzattım. Görevli, "Japonya'ya Avustralya üzerinden uçacaksınız, Transit vizeniz var mı?" diye sordu. "Avustralya'ya giriş yapmayacağım, bağlantılı uçuşum var. Avustralya'da bulundum zaten vizemi görebilirsiniz" dedim. "Vizeniz tek girişliymiş onu da kullanmışsınız beyefendi" dedi. Uçuşuma 2 buçuk saat kala, uçmama izin veremeyeceğini söyledi. Sıcak terler hafiften basmaya başladı tabi. Benden ertesi sabah Avustralya konsolosluğuna gitmemi ve transit vize başvurusunda bulunmamı söyledi. Şaka-Kabus arası bir durum. Elimdeki bilet dünya parası, biletin yanmasına mı yanayım, vize alma sıkıntısına mı yanayım, planlarımın alt üst olmasına mı bilemedim. Tüm ricalarım sonuçsuz kaldı ama pes etmeye niyetim yoktu, bastırdım. Daha yetkili birisiyle görüşmek istedim, telefonlar açıldı konuşmalar, tartışmalar, ciddi gergin ve sıkıntılı anlardı doğrusu. Sonuçta ne mi oldu? "Tamam beyefendi bu seferlik uçabilirsiniz ama lütfen bir dahaki sefere transit vize almayı unutmayın, iyi yolculuklar" cümlesini duydum ve deriiin bir "Ooohh" çektim :)))

Kansai hava alanına indim. 2 saat pasaport kontrolde sıra bekledim. Para çektim, Myanmar'da tanıştığım arkadaşım Yukari'yi aradım. Osaka'da tarif etiği noktada buluştum ve daha önceden fiyat ve durum bilgisi aldığı Japonya'ya göre ciddi ucuz, tipik Japon tarzı odaları olan otele giriş yaptım. Çantamı atıp dışarı çıktım. Açlıktan gebermek üzereydim ve hemmman bir restorana oturduk. Tipik Osaka yemeği ısmarladık ve ilk Japon biramı yudumladım. "Kirin" fena bira değil.Sonrasında birde Sake söyledim.Hmm ilginç :D "Ekşi beyaz şaraba vodka katılmış gibi bir tadı var" Yorumuma güldü Yukarı ve, "Evet aslında benziyor." dedi :D Yukari'yle görüşmeyeli aylar olmuştu ve yemek yiyip sohbet ettik. Oldukça uzun yolculuğumun sonucu olarak erkenden uyumak istedim ve vedalaşıp otelime döndüm.

Ertesi gün harika bir günün beni beklediğinden habersiz bir şekilde Yukari ile buluştum. Japonya'da meşhur "Sakura" (Kiraz çiçeği zamanı)idi ve heryer cıvıl cıvıldı. Japonya'ya bu zamanda gelme sebebim Sakura'yı görmekti. Japonya'da hemen hemen tüm marketlerde yemek satılıyor ve en uygun fiyatlı yemekler burada. Marketten yemekleri aldık ve Osaka Kalesi'ne yollandık. Kaleye yürürken etraftaki çiçek açmış harika kiraz ağaçları manzarası bize eşlik etti. 7'den 70'e insanlar etrafta piknik yapıyor, içiyor ve eğleniyorlardı. Tam bir bahar günü mis gibi bir hava vardı. Yürürken çember kurup piknik yapan çok şeker yaşlı Japon amcalardan oluşan grubu görünce fotoğraf makineme hamle yaptım ve fotoğraf çektim. Sen misin Foto çeken. "Gel bakiim sen buraya genç!"in Japon'cası ile beni yanlarına oturtturdular ve feci bir hücum başladı.. Yiyecekler, içecekler sohbetler, sorular, kahkahalar vuhuuu! Bu amcalar nüthiş çıktılar. Bir yandan Sake'ler geliyor, diğer yandan Shocu, şarap, sushi, tavuk şiş, Japon turşusu, değişik meze ve çerezler... Şaka gibi, hangi birini yiyip içeceğimi bilemedim. Her ikramdan sonrada yüzüme bakıp tepkimi bekliyorlar. "Hmmm çok güzel.. Very good!" diyince yüzlerinde gülümseme ve mutluluk. Gündüz 11:00 de çakırkeyf oldum, süper dedelerle kanka olduk. Bir kısmı Türkiye'de bulunmuşlar. Bu harika 1 saat sonrasında hepsi ile vedalaştım. Vedalaşma anı harikaydı. Hepsi kadeh kaldırıp, hepbir ağızdan "Kampai!" "Şerefe!" diyerek beni uğurladılar. Harika anlardı doğrusu.

Osaka kalesine ilerlemeye devam ettik. Etraf cıvıl cıvıldı. Kiraz ağaçları ve güzel atmosferde vakit geçirip sonrasında şehir merkezine (Namba) geçtik. Yukari,"Sen şimdi özlemişsindir." diye beni bir gitar mağazasına götürdü ve gitar denedim:) Sonrasında küçük bir alışveriş turu. Akşam için internetten bir "Jam Session" (Açık Sahne) bar buldu. Oldukça güzel enstrumanları ve anfileri olan bir bar. Çok küçük, sadece 6 masası, misafirperver sahipleri ve ilginç müşterileri vardı. Orta yaşlı takım elbiseli Japon iş adamları.

Gece başladı, grup birkaç şarkı çaldı ve sonra Japon abiler kravatlarını gevşetip bir bir sahneye çıkıp çalmaya başladılar. Hem ingilizce hem Japonca Rock&Blues. Gayet keyifli bir ortamdı. Sonra ben de çıktım ve bir şarkı çaldım. Bir süre sonra tekrar çıktım bu sefer hem çaldım hemde söyledim. İçkiler müzik muabbeti derken vakit çok güzel geçiyordu. Elemanlar, "Gel beraber şu şarkıyı çalalım, gitarı sen çal ben şunu söyleyeyim" teklifleriyle geldiler ve çalıp söyledik. Gerçekten çoook keyifli bir akşam oldu. Gecenin sonunda herkesle vedalaştım ve beni alkışlayıp uğurladılar :))))))))

Japonya hakkında ilk izlenimlerim çok olumlu. Gayet nazik ve yardımsever bir halkı var.Herşey çok düzenli ve temiz.Ulaşım ağı müthiş.Burada kendimi mutlu ve huzurlu hissettim...

Sonrasında Osaka'ya 3 gün ara verdim ve Kyoto ve Nara'ya geçtim. Kyoto ve Nara dönüşü Osaka'da tekrar konakladım. Osaka kalesi yakınlarında güzel bir parkta birçok ülkeden Couchsurfing üyelerinin katıldığı bir pikniğe katıldım. Ortam çok güzeldi; sohbetler, yemek ve içki. Ancak hava buz gibiydi ve zaman zaman yağmur yağdı. Sonrasında Hiroşima'ya hareket...
















































2 yorum:

  1. woooww kiraz çiçekleri harika!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten harikaydı Özlemcim.Gelecek yazımda da bol bol kiraz çiçeği göreceksin :)

      Sil