10 Şubat 2014 Pazartesi

Endonezya - Jogjakarta

Rezalet bir otobüs yolculuğu sonrasında Jogjakarta'ta vardım. Kaç kaza atlattığımızı sayamadım. Çift şeritli yolda 2-3 kez ters yöne girdik. Her seferinde polis durdurdu ama rüşvetlerini aldılar ve ters yünde devam etmemize izin verdilier. Şaka gibi...

Jogjakarta'ya varır varmaz sevdim. Kısa binalar, Jakarta'dan çok daha sakin ortam ve trafik. Malioboro Sosrowijayan'da kalacacak yer ayarlamak üzere harekete geçtim. 3 günlük Çin yeni yılı tatili sebebiyle herrr yer dolu. En az 10 kez "Doluyuz" cevabı aldıkta sonra oldukça vasat bir pansiyonda oda buldum. Biraz uyuktan sonra yemek ve keşif için dışarıya çıktım. Şirin, ucuz, lezzetli yemekleri, güleryüzlü çalışanları olan bir restoran buldum. E daha ne olsun oturup yemeğimi yedim. Jogjakarta'da kaldığım süre boyunca bütün öğünlerimi burada yedim :)) Sonrasında önce bir reggie bara sonrasında da lucifer bara gittim. Bir iki bişey içip pansiyona döndüm.

Ertesi gün daha zinde bir şekilde kahvaltımı ettim ve attım kendimi sokaklara. Molioboro caddesi en kalabalık yer. Sıra sıra dizilmiş dükkanların hemen hepsi batik ürünler satıyorlar. Batik sanatı Jogja'da çok yaygın ve popüler. Batik kıyafetler kadar batik tablolar da mevcut. Şehrin birçok yerinde sanat atölyeleri mevcut. Buralara gidip nasıl yapıldığını görebilir ve istediğiniz bir çalışmayı gayet uygun fiyata satın alabilirsiniz. Ben sokalarda dolanıp tuk tuk, at arabaları ve yerel halkı izleyip fotğraf çekerken yanıma bir adam geldi ve sanat galerisi gezmek isteyip istemediğimi sordu. Olur gidelim dedim ve yürümeye başladım. İsmi "Madi", Bali'liymiş ve buraya taşınmış. Bali'de sadece 4 isim var bunlardan birisi de Madi dedi. Bunu daha önce duymuştum. Hatta "Bali'de sokakta Madi diye seslen en az 10 kişi dönüp bakar" diye de ekledi. Bali'de halk Hindu inancına sahip. Ailesi son derece dindar Hindu iken eşi son derece dindar müslümanmış. O da ismini ve dinini değiştirip Jogjakarta'ya yerleşmiş. "Benim için din farketmez hepsi güzel bana hepsi uyar" diyerek karısıyla mutlu olduğunu belirtti...

Jojakarta'da insanlar güleryüzlü ve sıcak kanlı. Çok aktiviteye sahip olmasa da birkaç günlüğüne uğramak keyifli olabilir. Gezilecek başlıca yerler; Borobudur ve Prambanan tapınakları, Sultan sarayı, Su sarayı, Sanat atölyeleri vs. Borobudur'a giriş ücretinin 20 dolar civarı olduğunu duyunca gitmekten vazgeçtim. Bence falza. Gördüğüm onlarca tapınaktan sonra buraya 20 dolar vermek istemedim. Koskoca Angkor tapınaklarının giriş ücreti ile aynı.

Jogjakarta'da kalacak yer ararken tanıştığım Ian isimli 56 yaşındaki Avustralya'lı arkadaşımla çok vakit geçirdik. O bana Avustralya'yı anlattı ben ona Türkiye'yi ve gezdiğim yerleri. O da blog tutuyormuş ve benimle ropörtaj yapmak istediğini söyledi, ben de kabul ettim. Akşama dışarı çıkıp reggie bara gitim. Sıkı bir rock gurubu sahnedeydi ve oturup bira söyledim. Yan masadaki batılı ve yerli arkadaşlar beni masalarına davet ettiler ve gece boyunca müzik dinleyip sohbet edip hayatlarımızdan bahsettik. Gecenin sonunda çakırkeyf sınırlarındayken yanımıza gelen, balayı tatilindeki Endonezya'lı çift masaya 5-6 tane büyük bira koyup "Hadi bakalım bunar da bizden" diyince anladım ki o gece bayaa güzel olucam. Bar kapatmaya başlayınca karşıdaki marketin önünde gitar çalan sohbet eden insanlarnı yanına gittik. Birisiyle sohbet ederken nereli olduğumu sordu "Türküm" dedim.. "Aaaa bak orada bir Türk daha var." dedi. Beni adının Burcu olduğunu sonradan öğrendiğim arkadaşının yanına götürdü. Ben de "Hello where are you from" diyerek girdim. "From Turkey" dedi, ben de "Ohh from İstanbuull??" diyerek küçük bir kafalama olayına girdim. "No from Ankara" diyince ben de "Merhaba bende Antalya'dan Emre" diyiverdim. Puhahaa gülüşmeler vs. Burcu Çin'de çalışıyor buraya tatile gelmiş. Gece güzel geçti, müzik gurubu da bize katıldı; çok sıcak kanlı insanlar. Sohbet ve içki yeterli olunca pansiyonuma dönüp yatağıma gömüldüm.

Ertesi gün Su sarayını gezdim. Giriş 10 tl civarı. Pek bir özelliği yok. Sonra Sultan sarayını. Şu ana kadar gördüğüm en mütevazi saray diyebilirim. Endonezya'da yönetim özel bölgelere bölünmüş. Jogja da bunlardan birisi. Sultan hala sarayda yaşıyor. Sultanlığı sembolik ama aynı zamanda kentin valisi ve parlemento üyesi. Şu andaki Sultan 10. Sultan. Sarayda tüm Sultanların resimleri, diğer ülkelerden gönderilen hediyeler, eski ve yeni eşyalar, belirli günlerde yapılan aktivitelerde çalınan çeşitli enstrumanlar vs mevcut. Saray dönüşü bisiklet tuk tuk a atlayıp öyle döndüm pansiyonuma oldukça keyifli. Etrafta egoz dumanı olmadığı sürece tabii :)

Son gecemde pansiyon değiştirdim. Daha ucuz daha büyük daha temiz bir yer desem sebebini açıklar sanırım. (Red Palm) Son günümde Bromo ve İjen yanardağlarına gitmek üzere konaklamalı tur satın aldım. Hesapladım ve kendi başınıza gitmek daha pahalı ve zahmetli olabiliyor. 3-4 acenta gezdikten sonra en ucuz yer olan Cekko turizm'den biletimi aldım. Son gece Ian'la Lusifer bara gittik ve 1-2 bira içip biraz canlı müzik dinledik.

Ertesi gün uzun bir yol beni bekliyordu. Düşündükçe heyecanlandığım iki ayrı yer ve iki ayrı yanardağ gezisi...












































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder